Güvenlik Krizinin Küresel Tedarik Zincirine Etkisi

2023'ün son çeyreğinde, Kızıldeniz'deki güvenlik endişeleri küresel tedarik zincirini ciddi bir şekilde etkilemiş durumda. Bu endişeler, özellikle ticari gemilere yönelik artan saldırılar nedeniyle yoğunlaştı. Bu durum, dünyanın önde gelen konteyner taşımacılığı şirketlerini alternatif rotalara yönlendirmeye zorladı.

Bu rotaların başında gelen Ümit Burnu, Süveyş Kanalı'na kıyasla daha uzun bir yolculuk süresi anlamına geliyor. Bu rotanın tercih edilmesi, transit sürelerinin ve navlun ücretlerinin artmasına neden olacak. Mesela, Asya ve Avrupa arasında tipik bir rota olan Singapur ve Rotterdam arası mesafe, Süveyş Kanalı yerine Ümit Burnu'nun kullanılmasıyla %40 artış gösteriyor.
Süveyş Kanalı'nın önemi, küresel denizyolu trafiğinin yaklaşık %15'ini yönlendirmesi ve ticarette denizyolu kullanımının %90 oranında tercih edilmesiyle daha da belirginleşiyor. Kanalın kullanılamaması, tedarik zincirindeki gecikmeler ve maliyet artışlarını da beraberinde getiriyor.

Bu durum, Türkiye gibi stratejik konumda olan ülkeleri de etkiliyor. Özellikle Doğu Akdeniz ve Türkiye'nin Akdeniz limanlarındaki konteyner stokları ve boş ekipman durumları üzerinde baskı oluşturabilir. İthalat ve ihracat navlunlarında artışlar ve limanlardaki yoğunluk, bölgesel lojistik akışları etkileyebilir.

Ayrıca, Panama Kanalı'nda yaşanan kuraklık nedeniyle geçişlerin kısıtlanması da küresel lojistik üzerinde başka bir baskı unsuru oluşturuyor. Bu, özellikle enerji sevkiyatı için kullanılan bu kanalın sınırlı kullanımı ve akaryakıt fiyatları üzerinde olası etkilerle öne çıkıyor.

Bu gelişmeler, lojistik sektörünü daha esnek ve yenilikçi çözümler üretmeye zorluyor. Küresel ticaretin sürekliliği için bu yeni zorluklara hızlı ve etkili bir şekilde adapte olmak gerekiyor.